Çaresizliğin bu kadar büyüdüğü, karar verebilmenin bu kadar zorlaştığı bir zaman hatırlamıyorum. Neyi nereye koyacağımı, önceleri yerlerini bildiğim parçaların nereye ait olduğunu hatırlayamıyorum hatta bilmiyorum. Hatırlamak kolay olsaydı eğer insanlar güzel şeyleri hatırlayabilirlerdi. Güzel şeyler hatırlanır güzel şeyler hep var mıdır? Hepsi gölgelerden ibaretler. Gölgelerin cansızlığında güzel şeylerin varlığından nasıl söz edebilirim ki?
Bu sene; kazıkların en hasını yediğim, üzüntülerin en büyüklerini yaşadığım; acının dozajının fazlasıyla aşıldığı bir yıl. En zoruda 53 yaşında bir insan gibi hissetmemdir. Şikayetçi değilim. Sanırım güçsüzlüğümün tavan fiyatının taban fiyatıyla yer değiştirdiği bir zaman. En kötüsüde sabretmeyi doruklarda yaşamak saçmalığı.. Bununla beraber kendime yaptığım işkencenin haddi hesabı belli değil. Sabredince bütün sevgiler ve çıkmazlar bir gün yok olur diye biliyordum. Hani neredeler? Yanlışın defalarca kucak açtığı biriyim. Elimde olsa hiç gelmezdim bu dünyaya ne var ki artık çok geç. Nefes aldığıma şükretmeliyim. Sonra diyorum ki; hiçbir şey diyemiyorum. Diyecek çok şeyim olmasına rağmen isteksizlerin, anlaşılmazların başında geliyorum. Kelimeleri düzenli bir hale koymak bile başında geldiğim şeyler yüzünden yorucu, katlanılamaz ve tükenmişlik...
Her şeyi geçtim. 1 saat önce kavga ettiğin insanı 1 saat sonra nasıl olurda deliler gibi sevebilirsin? Ben bunun adını 2 seneden beri hala koyamadım ve koymakta istemiyorum. Yaşananlar ne kadar kötü olursa olsun baş koyduğun yolda hayallerin ve hedeflerin uğruna birlikte, el ele yürüyebileceğin bir insanın elini tutabilmişsen eğer Allah'a binlerce kez şükretmelisin. Ki ben defalarca şükrediyorum. Adını bilemediğim bu duyguyu çok seviyorum ve sevmeyede devam edeceğim...
Candancım, tercümann olmaya...
Candan Erçetin - Beklemeden...