Kendime kızmayı denemiştim başlarda. İyi gelir diye düşünmüştüm. Bir cevap aramıştım; tüm yanlışların arasında. Bulamayışım ondanmış, bedelmiş, ödenirmiş. Nasıl bir borca bulaştırdın beni tanrım! Nasıl bulandı içim dışım? Bu bulanıklık midemle mi alakalı yoksa beynimle mi? Bu çıkmaz neden?
Bazı sofralara meze olduğum akşamlarda duymaktan asla
sıkılmadığım bir cümle var “ben olsaydım” diye başlayan. Peki siz olsaydınız
nasıl başlardınız? Ben olmak size neden bu kadar uzak? Üstünüzde değilim, göz
gözeyiz hala. Neden siz olsaydınız kafayı tırlatırdınız? Yoksa kader mahkumu mu
olmalıydım? Fırsatta vardı elimde, dilimde, kalbimde… Peki ya beynimde? Çünkü
ben beynimle sevdiğimi öğrendim. Kalbe yapılan klişe göndermelerin hiçbir anlam
ifade etmediğini de kuşluk vaktinin ilk dakikalarında. Korkuyordum gecelerden
ve bir de ayakım üşüyordu. Başında olmasa da sonunda öğrendiğim: güçsüz
değilmişim. Meğersem ben, merhametin uzun soluklu dostuymuşum. Öyle derler ya,
7 yıldan uzun süren arkadaşlarınız artık ailenizdir diye. Siz kusuruma
bakmayın, sallıyorum yine instagram postlarından, acınacak haldeyim. Burası
beni belki sevimli bulursunuz diyeydi. Ha unutmadan, hani öyle derdi; yoksa
iddia mı ederdi? Duyamadım, bir daha söyler misin? Sıra bende mi? Pekala… Dev
aynası değil de boy aynası mı edinmeli? Ahh unutmuşum; yüzünden dolayı
aynalarla olan uzaklığını. Yüzünden mi dedim! Alışkanlık işte…
Ve son demler artık. Sondan bir önceki evrenin
çıkmazındayım. Merak etmeyin geri dönmeyeceğim. Çünkü yürüdüğüm yol kıymetlidir
benim için. Gündelik heveslere değişmedim bugüne kadar. Yapmadım yaptığınızı,
harcamadım bağlarımı, kaçmadım geçmişimden, kaldırmadım havaya doğru burnumu;
bakmadım karşıdaki dağlara, korkmadım geleceğimden, satmadım kahkahalarımı;
etmedim alemlerde meze, saldırmadım görmemiş gibi, yoksaymadım umarsızca,
aramadım yüzsüzce, acıtmadım altını çize çize ve bir de yüreksizce…
Burası bir çıkmaz. Fakat son dönemde çıkmazın derinliklerine
yeni komşular taşındı. Veryansın ettiler tabii ki demedikleri kalmadı. Dönemem
dedim geri. Yardım edeceklerini söylediler; farklı bakış açıları sunarken.
Evlerindeki gizli geçitten bahsettiler. Ama tanımıyorlardı beni, senin aksine.
Tanımadan alamayız seni evimize dediler, yine senin aksine. Tanımaya değecek
insanlardı, seninkilerin aksine. 5'nci evrenin portalıydı onlar,
kıymetliydiler. Dedim ya geri dönemem; kıymetlidir yürüdüğüm yol uğrunda geçmişi
bulanık olsa da. Halbuki biliyorum bir alt sokağın 5'nci evreye açıldığını.
Eğer geri dönecek olursanız, çıkmazın derinliklerine adımlarınızı
yönlendirmeden önce sağınıza solunuza iyice bakın derim. Ahımı düşürdüm bir
yerlerde, derinlerde. Bulursanız onu da yanınızda getirin. Ama korkmadan
yürüyün, merhametimin gölgesi en kral eşlikçiniz olsun, yine senin aksine, yine
sizin aksinize…
Hoş geldin 5'nci evre!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder