Fotoğraflar ne enteresan varlıklar. Eskisi gibi de değil hepsi bilgisayarlarda artık. Ufacık bir fotoğraf, bütün neşenizi, mutluluğunuzu kaçırabilir mi? Gecenin bir vakti gözlerinizin buğulanmasına yol açabilir mi? Hiç beklenmedik bir klasörün içinden bir tane bile olsa çıkabilir mi? Daha önce okuduğunuz ve gecenin bi yarısı elinize aldığınız kitabın içinden? Yedek telefonunuzu gerektiğinde kullandığınızda duvar kağıdında? İmha ettiğinizi sandığınız fakat bir anda hiç ummadığınız bir yerden çıkarlar. Zaman durur, çevrenizdekileri fark etmezsiniz. Ne yaptığınızı kendinize geldiğinizde bile hatırlamazsınız. Hani zaman ve mekan önemli değilde kişiler önemli demiştik. Fotoğraflarda öyle değil. Kodlanmış ismi bile önemli. Değerli varlıklar onlar. Bir daha hiç geri gelmeyecek şeyler. Kendimizi kaybedebilir ve hepsini imha etme gayretinde bulunabiliriz. Salaklıktır yaptığımız, sonra çok pişman oluruz. Fotoğraf parçası darmadağın eder adamı...
Kaybetmekten korkarak yaşarsak zaten kaybederiz. Hayattaki tecrübelerimiz çok önemli. Öyle bir an gelir ki ya eskiye gitmek isteriz yada yeniye. Eskiye gitmek tecrübe kazandırmaz insana, daha çok yıpratır. Yeniye gitmek için yeterli potansiyeli bulamazsınız. Yerinizde sayarsınız kısacası. Kaybetmekten korkmamaya başladığınız an kazanmaya adaysınız demektir. Ama sadece aday. Hangimiz garanti verebiliriz ki?..
Halının altında birikmiş tozlar vardır. Süpürdüğümüz, ama süpürsek bile gitmeyen. Yaşanmışlıklarda böyledir. Yaşananlarla örteriz üstünü. Ve kimse göremez tozlarımızı...
Her gün aynı yemeği yemek, aynı otobüse binmek, aynı kişileri görmek sıkar mı insanı? Bazı kişiler vardır ki yüzlerine hasret kaldığımız. Bir kere görmek için cebinizdeki son metro parasını bile verip evinize yürüyerek gitmek olsa dahi. Ama hayaldir. Hayallerle yaşamak güzeldir. Hayata bağlar insanı. Hayallerinde acıtabileceğini unutmamak lazım.
NOT: Gecenin bi yarısı biri bunları yazdı. Gecenin bi yarısı hepimizin aklına bunlar gelir muhakkak. Değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder