Uzun zaman sonra yeniden.. Bayram gelmiş haberimiz yok. Artık sıradan birer gün gibi gelmeye başladı. Akrabaları görme isteği sıfır. Aynı ortamdaki kişilerin 'nasılsın' diye sormasından gına geldi. 2 dakika önce iyiyim dediğimi duydun değil mi? daha ne soruyorsun ki.. Bayramın son günü dışarıda geçti. Belkide benim bayramımdı...
Tattığınız acıları tekrar tekrar yaşamak ilk günkü gibi acı vermez hiçbir zaman. Acıları göze alarak yeniden bir şeylere başlamak ne kadar doğrudur bilemiyorum. Sonucunda yaşanacak acılar minimum seviyeye inecek. Kaybetme korkusu olmayacak içinde. Ne kadar varsa da içinde belli etmeyeceksin...
Ulaşmaya çalıştığımız şeylere ulaşınca bütün ulaşma çabalarının tükenmiş olması, tekrardan o mücadeleyi veremeyecek olmanın korkusu da var bi yandan. Sevgiliye ulaşmak için katedilen yolun bir anda bitmesi kadar kötü bir şey yok. Yol engellerle doludur ya hani. Engellere takılıp düşmek, canımızın yanması.. her zaman zevk verir bize. Acı nasıl zevke dönüşebilir değil mi.. Gözümüze o kadar tatlı gelir ki. Tozpembe bi yol. Engelleri tozpembe görebilecek kadar kör gözler. Düşerken sanki yumuşak bir yatağa düşer gibi yüzükoyun bir düşüş. Ve kalbe saplanan dikenler. Ama nafile..
İnsanın kendi kararlarını kendisinin vermesi büyük bi özgürlük. Başkalarının etkisi altında kalmamak. Zaten kalmak çok büyük bir güvensizlik ve aptallık. Ne ne istediğini bilebilirsin, ne gerçek duygularını aktarabilirsin..
İnsanlar sizden şans istiyorlarsa verin o şansı. Evet evet vermek gerek. Sonuçlarına katlanırız nasıl olsa. Tozpembe yolumuz var.
Gözler her şeyi ama her şeyi...
Son kez tozpembe yola çıkıyorum. Ama bu sefer kendime söz veriyorum. Gerçekten 'son kez'. Tekrarı olmayacak.. Sizde söz verin. Ama tutun..
Sessiz bir veda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder