Eğer geriye dönme şansım olsaydı, babamla daha fazla zaman geçirmek, arkadaş gibi olmak isterdim. Çok fazla şey paylaşamasakta küçükken ve buralardan göçmeden önce söylediği şeylerin bir bir olmuş ve olacak olmasına çok şaşırmıyorum. İşte bu yüzden pişmanlık duyuyorum. Ondan daha fazla şeyler öğrenebilirdim aslında. Söylediklerinin, ön görülerinin gerçekleştiğini düşünürsem... Buralardan göçmeden birkaç gün önce bir koli hazırlamıştım, büyük bir koli.. Odaya girdiğinde bir şeylerin yolunda gitmediğini, bir şeylerin hem odadan hem de benden eksildiğini anlamıştı. Bir süre benimle seyahat eden o koli onun sözleriyle geri gelmişti. Ve hala yatağımın arkasında durur, bantları açılmış bir şekilde...
Babamın söylediklerine ihanet etmek istemiyorum. Yoksa...
Yaşamadan bilemiyorsun. Empatiden bahsetmeyin bana. Karşındaki kadar hiçbir zaman hissedemezsin. Belki yanında olmayı denersen bi bakıma şanslısın. Hiçbir zaman ne acının ne de bir mutluluğun tadı unutulur. Acılarınızı tadabilen insanların yanında olun. Onları ne olursa olsun bırakmayın. Acılarınızı unuttuğunuzu düşünen insanların sizin limanınızın yakınından bile geçmeye hakkı yoktur. Limanlar güzel insanlar için yaratılmıştır. Heleki sizin limanınızsa en güzel insanların yeridir orası. Tüm acılarınızın tüm mutluluklarınızın tadına bakabilecek, acılarından ve mutluluklarından sizlere pay verebilecek insanların yeridir orası... Geride kalanları boş verin. Onlar ne sizi anlayabilir ne de size yardımcı olabilir.
Tek nokta; 'savaş, sabret, kaybetme, pişman olma'.
Korkularımdan arınmamın tek sebebi zaman değildi elbette ki.. Zaman bir bahaneydi her zamanki gibi. Hiçbir şeyden korkmamak nasıl bir hissizliktir ben onu da hissedemiyorum. Garip değil mi? Oysa ne kadar severdim hisleri.. Ama her şeye rağmen pişman değilsem yine ben kazandım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder