Hayatlarını başka dudaklar arasına hapsetmiş insanlarla aynı dünyada yaşadığım için üzülüyorum. Zaten ben kendimden çok her şeye üzülürüm. Onların ne sevmeye ne de hayal kurmaya hakları var. İnancını, kendisine olan güvenini ve hayatlarını, başkalarının dudaklarına emanet ederek çoktan yitirmişlerdir. Çabalasa ne fayda çabalasam ne fayda...
Yeni tanıştığın örnekleri hayatındakilerle karşılaştıramıyorsan eğer sonun yeni tanıştıkların gibidir. İnsanlar ne zamandan beri kafalarını kaldırmaz oldular? Sevginin güçlü bağlarına ne zaman bu kadar inanır ve güvenir oldular? Kaybetmeye neden hep uzak akrabamız gibi davrandık? Patlak lastikle biraz daha yol gitmeye çalışan zavallılar gibiyiz. Belkide çaresiziz...
Eğer ki hayallerimi satmayı başarabilseydim dünyanın en zengin insanlarından biri olabilirdim. Hayaller satılır mı dediğinizi duyar gibiyim. Siz kimsiniz? Bu yazdıklarımı okuyor musunuz? Şaşırdım! Hayallerinde tükenmişlik sendromları vardır kanaatimce. O zaman geldiğinde yani milatlarını doldurduklarında artık bize ait olmadıklarını düşünürüm. Belkide başka hayatların elinde mutluluğu yakalayabilirler. Hayallerimi satabilseydim eğer, para yerine süreli sınırsız mutluluk isterdim. Yeni hayaller kurup zamanı geldiğinde elden çıkarmak kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Hem bu şekilde daha çabuk uyuyabilirdim.
Mutluluk demişken bir tavsiye; mutlulukların karşısına bir ayna koyup aynı mutluluğu bir nebze olsun siz de yaşayabilirsiniz.
Giderek artan radyasyon miktarı, ilişkilerdeki fondöten miktarı... iyi geceler demenin bile tadı kalmadı artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder