16 Şubat 2012 Perşembe

Fetih 1453...

İsmini duyduğunuzda hemen anlıyorsunuz zaten. Anlıyor musunuz? Neyse, filme giderken ki beklentiniz ne olabilir? Sonunda Fatih İstanbul'u alacak değil mi? Filmin ikinci yarısını izlerken hiç öyle düşünmüyorsunuz. Sanki Fatih'in askerleri savaşı kaybedecekmiş gibi geliyor. Sonunu bildiğiniz halde, sizi acayip bir gerilime sürüklüyor. Türk sinema tarihinin en yüksek bütçeli filmi yanılmıyorsam. Eee hakkını vermişler gerçekten. Devrim Evin'in oyunculuğu bir yana, Hasan karakterini canlandıran İbrahim Çelikkol hakkını fazlasıyla vermiş. İlk perde de canınız biraz sıkılabilir. Aralarda 2-3 çarpışma sahnesi var. Onlar ilk perdeyi toparlıyor. İkinci perde de lağamcıların sahnesinden sonra gerilim başlıyor. Unutmadan çıkışta poster dağıtıyorlar. Bunu da neden söyledim bilmiyorum. Bir arkadaşımızın kaybetmeye korktuğu o poster. Bence Türk sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri. Hatta en iyisi. B sınıfından A sınıfına geçiş yapılmış sinema tarihinde.. Boşu boşuna 3 yıl harcamamışlar. Faruk Aksoy film için evini satmış diye duydum. Filmin gelirinden götürdü parayı. İyi ki de satmış evini. Bi nevi kumar oynamış. Ya tutmasaymış bu film? Adam kesinlikle ihtimal bile vermemiş bunun olacağına. İleri görüşlü dediğin böyle olur. Faruk Abiiii... Bunca şeyden sonra gidelim mi? diye sormayın artık. Verdiğiniz paranın hakkını veren bi film. Hatta üstüne para vermelisiniz. Yanımda mısırları çatur çutur yiğen gençlere ve arkamdan tekme atan ufak delikanlıya bir çift lafım olacak. Neyse vazgeçtim.. Filme gidin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder