20 Mayıs 2012 Pazar

Duyguların dışa vurumu

Pazar günleri neden bu kadar sıkıcı oluyor diye düşünüyorum. Hafta içini daha çok sevdiğimi fark ediyorum. Cumartesi yine bir derece. Akşam aile büyüklerimizden birindeydik. Her zaman olduğunu gibi tarih kokan muhabbetler yapıldı. Eğlenceli olanlarda var, ucu bizim gibi öğrencilere dayanan muhabbetlerde. İlla sidik yarıştıracaklar. Size ne !
Bi araba benzetmesi yapalım. Çok tutulmayan bir araba aldınız. Bi heves ne kadar kötü olsa da başında iyi geldi. 1. ayın sonunda sorunlar yaratmaya başladı. Servise götürmekten bıktınız artık. 2 ve 3. aylar tek tük sorunlar yaratsa da artık sıkıldınız. Ama daha yeni aldınız. Üst modele geçmek için aynı arabayı kullanmaya devam mı edersiniz yoksa tüm zorluklara rağmen arabasız kalmayı göze alır mısınız? İşte insanlarda böyle. Sorun çıkaranları bir müddet sonra servis bile kabul etmiyor. İnsanların bizdeki garanti süresi ne kadar acaba çok merak ediyorum. Bir varız bir yokuz napalım.
Kendi çıkarları uğruna her şeyinden vazgeçen insanlara acıyorum sanırsam. İnsanı heveslendirmek, umutlandırmak yapılabilecek en aşağılayıcı davranışlardan biri. Sonrasında hiçbir şey yapmamış gibi davranmaları. İnsan değilsiniz lan!
Zaman zaman bir köpeğim olsun istiyorum. İnsanlardan daha can, sadık. Hani alışveriş merkezlerine hayvanları almıyorlar ya, bence bazı insanları almamaları lazım. Gereksiz yaratıklar.
Düşünüyorum da o kadar çok söylenecek söz varmış. Karşımızdakiler bunları bilmeseler bile. Zaten bilmemeleri gerek, ne diyorum ben ya. Cesaret edemiyoruz. Abi söyle işte söylersen ne kaybedersin. Söylemeyerek kendini yiyip bitiyorsun. Şöyle bir şansımız olsa. Hayalimizdeki insanı yaratabilsek? nasıl olurdu kim bilir. Güzel olması hiç önemli değil. İç güzelliği en önemlisi. Başımla beraber tabi ki. Dış güzellikte önemli. Sarımsak gibi biriyle hayat geçer mi lan? Tabi bunu sevgili maksadında söylemiyorum. Hayat geçirebileceğin biri olsun senin olsun. Karakteristik özelliklerini biz seçelim. Kafa yapımıza uygun. Aramakla olmuyor ki birader. Zaman kaybı.
Dışarıdan bakıldığı zaman herkes ne kadar mutlu gözüküyor. Ve bize anlatıldığı kadarıyla. Belkide doğrudur. Mutlulardır. Sevgi dilimlerinden bir tanesini de bize patlatsalar fena olmazdı hani. Ulan paylaşmak diye bir şey duymadınız mı hayatınızda. Hep bana hep bana. Ne kadar bencilsiniz. Nankör lan insanlar. Sen yanında ol. Omuzların salya, sümük içinde olsun. Ama iyi zamanda 160 karakterlik mesaj kadar değerin olmasın. Senin ara verdiğin zamanlarda yerini başkaları doldurmuş demek ki. Demek ki neymiş birader hak ettiği kadar değer ve sevgi vereceksin. İşte biz bunu beceremeyenlerdeniz. Bi varlığa gereğinden fazla değer yüklediğimiz için kafamıza sıçılıyor. Hayatımızdaki tüm ilişkiler aslında kuş gibi. Bir kuşu elinize aldığınızda çok sıkarsanız öldürürsünüz. Sıkı tutmazsanız kaçırırsınız. Ölçüyü sağlamalısınız. Dengeyi kaçırdınız mı elinize aldınız demektir. Oynayın durun artık...
Yine ROL diyelim kapanışta. Bundan sonra ROL paylaşmam yeterli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder