11 Mayıs 2012 Cuma

Kalp Windows gibidir

Birkaç günden beri beynim s.kildi diyebilirim. Sıkıntı, bunalım. Böyle böbreklerimden karın bölgesine doğru yağ tabakası var. Zeytinyağı gibi üste de çıkıyor zaman zaman. Yağları yakmaya başladım sanırsam... Neyse.
Sebastiyan.com'da Feyyaz'ın web dizisi var. Sıkılanlara birebir. Daha 5 bölüm olmuş. Maksimum 20 dakikalık bölümlerden uluşuyor. Tadında bırakıyorlar. TV dizileri gibi sıkmıyor adamı..
Kağıda çizdiklerinizi buruşturup çöpe fırlattığınızda nereye gittiğini, o çizgilere ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
İçindekiler birinin kalbine dokundu mu? Sadece sizde mi saklı kaldı? İşitmeden çöpe gitti hepsi değil mi?
Aşk çok büyük kumar aslında. Blöfler, yalanlar, oyunlar... İnişler çıkışlar boldur. Başlarda tavan yapar her şey. 2. aydan sonra inişlerden bahsedecek olursak nasıl anlatmak gerekir düşüneyim biraz. Heh bir su damlası kadar hızlıdır. Su damlası.. gözyaşını anımsatıyor. 
İstediğimiz her şeyin olması mümkün değil. Var mı mümkünatı? Ne kadar ağlarsan ağla, ne kadar acınacak durumda olursan ol bir yere kadar olur. Ya sonrası? İmkansızlıklar denizi...
An gelir susarsın. Konuşacak olsan mahvedersin her şeyi. Ama konuşursun. Bademciklerinin arasına takılıp kalan sözler vardır söyleyemediğin. İçini bir fare gibi kemiren. Fakat konuşmayı sürdüremezsin. Kelimelerin bir şey ifade etmediği anlar varmış. Hadi len öyle şey mi olur derdim kendi kendime. Evet varmış, oluyormuş. Yaşamak gerekiyormuş bazı şeyleri. Tecrübe kazanmak gerekiyormuş. Aynı hataları yapmamak gerekiyormuş.
Değiştin zannedersin. Ama kalbin hiç değişmez. Bilgisayar gibidir kalbimiz. İstediğimizi yükler, istediğimizi sileriz. Tek bir şeyi Windows'u silemeyiz. Hadi sil silebiliyorsan. Milyonlarca dosya. Her birinde farklı komutlar. Kalpte öyle işte. Her birinde farklı anılar, farklı duygular, farklı acılar. Yaşananlardan ders alıp kalbine format atmak belki iyi gelebilir. Ya da virüs yeyince. Nafile... fabrika çıkışlı duyguların hiçbiri silinmez. İşte o duyguları virüse benzetebiliriz. Yoksa bu virüsler kalbimizi yeyip bitirir. Santim santim azalırız. Sil...
Merhametli olmak? Kimsenin üzülmesini istememek ama kendinin a.ına koymak? Hangimiz yapıyor lan bu devirde he? Neyse..
Bu akşam farklı bir şey deneyelim. Şiir dinletisi girelim son olarak. Nasıl diyor Yusuf Hayaloğlu;
Ah bebeğim ah,
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
Dudaklarına sızınca fark edersin.
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
Ayrılık ölümden üste yazılınca,
Gideni durdurmaya yetişmez sesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder