16 Mayıs 2012 Çarşamba

Solist Kızın Dramı

Kalp Windows gibidir ile çıkış yakalayan bloğuma yeni bir yayınla devam etmek isterim. Yine söylüyorum tek takipçim var. Bu benim farkım. Yoksa ben tek kişiyi takip edince mi farklı oluyorduk? Neyse böyle rahatım.
Oldum olası ilgi duyduğum insanların hayatlarını merak etmişimdir. Neler yaşamışlar, kimlerle çalışmış, kimlerden eğitim almışlar.. Bi kurum olsa oradan bilgi alabilsem müthiş olur. Sizinde vardır merak ettiğiniz kişiler. Mesela Bay J'nin seks hayatını merak ederim. Bu kadar çok seksten bahseden bir adamın seks hayatı genelde vasat olur. Öyle değil midir? Ama Bay J bu !!!
Okuldaki şenliğe bir grup hazırlayalım dedik. Yatış yaptığım bir gün daha. Mesaj gelir gidiyoruz diye. Kalkarsın hevesli hevesli gidersin. Oturursun davulun başına. Her şey güzeldir en başta. Esas kız sahne almamıştır daha. Yardımcı oyuncu söyler parçaları. İyide gider bu zamana kadar. Esas kızımız alışamaz hiçbir parçaya. Back vokal yapıyor sanki. Mikrofon ile arasındaki mesafe 15-20 santim. Back vokal az kaldı yanında. Yoldan geçen biri gibi adeta. Çalışmaya boyunca geri planda kalır. Gitardaki yardımcı kadın oyuncu atar yapar esas kıza. Yediremez esas kız. Oturur taburesine, çekilir köşesine. O saatten sonra attığım adımların arasındaki mesafenin eşit olmadığını düşündüm. Yüzümü yıkadıktan sonra sağ kaşımda daha fazla su birikintisinin kaldığını düşündüm. Şarjımın hep %60'ın altında olduğunu düşündüm. Kulaklığımın solundan daha az ses geldiğini düşündüm. Ride zilin crash zilden daha can olduğunu düşündüm. Bagetlerin ucunun neden oval olduğunu düşündüm. Esas kızın dramı...
Rol... Şimdiki isimleri ile KUMA. Geveze ile yeni bir albüm çıkartıyorlar. İlk albümleri 'İnce Derin'. Çok iyi müzik yapıyorlar. Takip etmeme rağmen yeni anladım. Anlayışsızım ne yapabilirim. Yaz günü soğuk içeceği yavaş yavaş yudumlamak gibi bence. Deniz Kaymaraz... Reis baya baya iyi vuruyor. İşte bu adama sormak istiyorum kimden eğitim aldın. Seni bu duruma kim getirdi. Ahh ahh elbet bir gün.
İki gündür yatışlardayım. Bizimle ilgilenen müdür yardımcısı aradı ' yok yazayım mı oğlum ' dedi. Vayy dedim. Çok şaşırdım. Gönlünüz bilir dedim kapadım telefonu. Odasına gittiğim zaman bir şey içer misin diye soran bir adam, telefonla arayıp sorar tabi ki..
Bu ilişkiler bi acayip. Dolar gibi. Bi yükseliyor, bi düşüyor. Beyaz peynir gibi bi yumuşak, bi sert. Kafa kalmadı bende. Her gün ayrı bir sorun çıkıyor. Bu bir oyun. İyi oynarsan kazanacaksın. Aslında hiçbir oyunda kimse kaybetmez ki. Oyundur sonuçta ne kaybedebilirsin..
Geldik bu muhteşem yazının sonuna. Ne kadar kendini beğenmiş bir tavır. Parmaklarım yazmakla yazmamak arasında kaldı ama şu an okuyorsun. Aralara virgül koymuyor bazı zaman daha akıcı oluyor. Öyle bir hikaye vardı noktalama işaretleriyle ile ilgili. Bir ara onuda paylaşalım. İnsanoğlu en sonunda noktayı kaybediyordu. Neyse...
Bu akşamın kapanışını yukarıda belirttiğim gibi ROL ile yapalım. Deniz Kaymaraz'a sevgiler. Duyar mısın acaba? İnşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder